Ulu Mabed Ayasofa
 
 
         
Sayfa 1      Sayfa 2    Sayfa 3     Sayfa 4

 

     Mevci Ergün*                                                                                                                                                      Sayfa 2

AYASOFYA CAMİİNİN MÜZEYE ÇEVRİLMESİ KONUSUNUN
HUKUKİ YÖNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
 

2. Evkaf Umum Müdürlüğünün Bildirdiği Görüş

Bu dönemde Evkaf Umum Müdürlüğü 7.11.1934 tarih ve 153197/107 sayılı yazısında, "camiin Bizanslardan kalma bir eser olması dolayısıyla hiçbir vakfının bulunmadığı, cami olduktan sonra sultanların yaptıkları temliklerin a'şar gelirine dayandığı ve a'şarın ilgası ile bu temlik ve tahsislerin ortadan kaldırıldığı, halkın yaptığı bağışların ise, çok cüz'i olmasının yanında, Kur'an okumak ve dua etmek gibi her yerde yapılabilir nitelikte gayeler için vakfedildiği..." görüşünü açıklamıştır.

Oysa Fatih Sultan Mehmed kurduğu vakıftaki dini hizmetin aksamadan yürütülmesi için, vakfettiği ticari ve zirai vakıf taşınmazlardan elde edilecek gelirle Ayasofya, İmaret, Şeyh Vefa, Fatih Külliyesi, Galata, Zeyrek, Külle-i Cedide camileri ile kalenderhane zaviyesi giderlerinin karşılanmasını istemiştir. (VGM/ Fatih Mehmed II Vakfiyesi 1938:38-370/201-269)
Vakıf için öngörülen gelir gözönüne alındığında, Evkaf Umum Müdürlüğünün açıkladığı görüşün isabetli olmadığını göstermektedir.

3- İcra Vekilleri Heyeti Kararı ve Sonrası

Konu hakkında İcra Vekilleri Heyetince (Bakanlar Kurulu) verilen 24.11.1934 tarih 2/1589 sayılı karar metni aşağıdaki gibidir.

"Maarif Vekilliğinden yazılan 14.11.1934 tarih ve 94041 sayılı tezkerede; eşsiz bir mimarlık, sanat abidesi olan İstanbul'daki Ayasofya camiinin tarihi vaziyeti itibarile müzeye çevrilmesi bütün şark alemini sevindireceği ve insanlığa yeni bir ilim müessesi kazandıracağı cihetle bunun müzeye çevrilmesi, çevresindeki evkafa ait dükkanların yıktırılması ve diğerlerinin de evkafça istimlak edilmesi suretile güzelleştirilmesi ve tamiri ve daimi muhafazası masraflarına karşılık evkafça bu sene ve gelecek seneler bütçelerinden muayyen bir para ayrılması hakkında bir karar ittihazı istenilmiş ve Evkaf Umum Müdürlüğünden yazılan 7.11.1934 tarih ve 153197/107 sayılı mutaleanamede, camiinin Bizanslılardan kalma bir eser olması hasebile hiçbir vakfı olmadığı ve her ne kadar cami olduktan sonra Sultanlar ve Halk tarafından bazı gelirler bağlanmışsa da bunlardan aşar olarak bağlanan, sultan gelirlerinin kaldırılmış olduğu ve halk tarafından bağlanan gelirler ise Kur'an okumak ve buna benzer belli ve nerede olursa olsun yapılabilir dini emekler için olup müzeye çevrilmesi ve korunması için verilecek bir geliri bulunmadığı... bildirilmiştir.

Bu iş İcra Vekilleri Heyetince 24.11.1934'te görüşülerek, cami çevresindeki evkafa ait binaların Evkaf Umum Müdürlüğünce yıktırılarak temizlettirilmesi ve diğer binaların istimlak, yıkma ve binanın tamir ve muhafazası masrafları da Maarif Vekaletince verilmek suretile Ayasofya Camiin Müzeye çevrilmesi tasvib ve kabul olunmuştur."

Bakanlar Kurulunca alınan bu karardan sonra, Ayasofya Kutsal Ulu Camisi konusunda Devlet dairelerince yürütülen çalışmalar iki ayrı şekilde yürütülmektedir.

İlki, 633 sayılı Kanuna dayalı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu cami için İmam-Hatip kadrosu verilmektedir. (Eminönü İlçe Müftülüğünün 20,01,1995/67 sayılı yazıdan)

İkinci olarak da; Kültür Bakanlığı Anıtları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Ayasofyayı bir Anıt-Müze olarak korumak ve gelecek kuşaklara aktarılması yolunda restorasyon çalışmaları yapmaktadır. (Anılan Müdürlüğün 19.01.1995/308 sayılı yazısından)

C. Caminin Müzeye Çevrilmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının İncelenmesi ve Bazı Tespitleri

1. Anayasa Hukuku Yönünden


Anayasa, Devletin şekli ile organlarının kuruluş ve işleyişini belirleyen, yönetenlerle yönetilenler arasındaki ilişkileri düzenleyen bir temel kanundur.

Osmanlı Devletinde gerçek anlamda ilk anayasa 1876 Kanun-î Esasidir. Kurutuluş savaşının anayasası olan 20 Ocak 1921 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu ile Türkiye Devleti kurulmuştur. Olağanüstü koşullar altında kabul edilen bu Anayasanın bazı maddeleri değiştirilerek 20 Nisan 1924 tarihli Anayasa yürürlüğe konulmuştur. (bkz. ek)

1924 Anayasasında 1928 ve 1937 yıllarında değişikliklere uğramıştır.

27 Mayıs 1960 hareketiyle 1924 Anayasasının bazı hükümleri yürürlükten kaldırılmış ve son olarak 27 Mayıs 1961 günlü yeni Anayasa kabul edilmiştir.

Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesine ilişkin 24.11.1934 tarih 2/1589 sayılı Bakanlar kurulunun alındığı dönemde 1924 Anayasası yürürlüktedir. Bu Anayasaya göre, bakanlar, Başbakanın reisliği altında (Bakanlar Kurulunu) meydana getirir (m.45). Bakanlar Kurulu, Hükümetin genel politikasından birlikte sorumludur (m. 46/1). Bakanlar kurulu gerektiğinde bu sorumluluğunu çıkaracağı Bakanlar Kurulu kararıyla yerine getirir.

2. İkincil Düzenlemeler Yönünden

a. Müzeler yönünden


Bakanlar Kurulunca, Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesine ilişkin 24.11.1934 tarihindeki karar döneminde, müzeler Maarif Vekaletine bağlıdır. (2530 sayılı Müze ve Rasathane Teşkilat Kanunu m.1). Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) Müzeler Müdürlüğü, tarihi ve bedii kıymeti haiz eserlere mahsus müzelerin idare, tesis ve idameleri, tarihi abidelerin muhafaza ve tamiri işleriyle iştigal etmektedir (2287 sayılı Maarif Vekaleti Merkez Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında Kanun m. 1,16).

Bakanlar Kurulunca Ayasofya Camii müzeye çevrildikten sonra, 1935'te müze olarak ziyarete açılmış ve yapının avlusu da açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir.
Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesi nedeni, bir "kültür varlığı" olmasıdır. Ayasofya Camii, tarihi devirlere ait kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili görkemli bir yapıdır.

b. Soyadı yönünden

Osmanlı İmparatorluğundan sonra yerine kurulan Türkiye Devleti vatandaşlarının sadece öz adları vardı. 2 Ocak 1935 tarihinde yürürlüğe giren 2525 sayılı Soyadı Kanunu, her Türk'ü öz adından başka soyadını da taşımaya zorunlu kılmıştır (m.1). 2525 sayılı Kanunun 13. maddesi, "Bu Kanunun tatbik yollarını gösterir bir nizamname yapılacaktır." hükmünü getirmiştir.

Bakanlar Kurulunca verilen 24.12.1934 tarih 2/1759 sayılı karar ile, Soyadı Nizamnamesi yürürlüğe konulmuştur. Bu Nizamnamenin 1. maddesine göre; her Türk, öz adından başka soyadı da taşıyacaktır. Soyadı olmayanlar 02.07.1936 günlemecine (tarihine) kadar bir soyadı seçip, nüfus kütüklerine ve doğum kayıtlarına yazdıracaklardır.

Türk Milleti, uygarlık yolunda adı ile özdeşleşen ulu önderine ayrı bir düzenleme ile korumalı soyadı verilmesini uygun görmüştür. Bu amaçla "Kemal öz adlı Cumhurreisimize ATATÜRK soyadı verilmiştir" (2587 sayılı Kemal Öz adlı Cumhurreisimize Verilen Soyadı Hakkında Kanun m. 1)

2587 sayılı Kanun 24.11.1934 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilmiş ve 27.11.1934 tarihinde Resmi gazete ile yayınlanarak ilan edilmiştir. Bu Kanun yayım tarihi olan 27.11.1934 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir (2587. sayılı km.2).

c. Kararname yönünden

Türkiye Devletinde yürütme görevi olan Bakanlar Kurulu, Hükümetin genel politikasından birlikte sorumludur (1924 Anayasası m. 46). Bakanlar Kurulu bu görevini yerine getirirken kararnameler de çıkarmaktadır.

Ayasofya Camiinin müzeye çevrilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararı 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı olarak gözükmektedir.

"Kararname" iki sayfada yer almakta olup, ilk sayfanın sol üstünde "T.C. BAŞVEKALET Kararlar Müdürlüğü sayı; 2/1589" ibaresi ve 2. sayfanın sol üst kısmında ise "T.C. BAŞVEKALET MUAMELAT MÜDÜRLÜĞÜ Şube:... sayı: ..." ibareleri bulunmaktadır.

Kararnamede Reis-i Cumhur dışında Başvekil (Başbakan) ve diğer vekillerin (Bakanların) öz adları ile imzaları vardır. Reis-i Cumhur'un ise, öz adı ve soyadı yazılmamış olup, sadece "K. Atatürk" işaretinden ibaret imzası gözükmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar göz önüne alındığında aşağıdaki hususlar önemli görülmektedir.

i. Kararnamenin ilk sayfası doğru olarak BAŞVEKALET Kararlar Müdürlüğü'ne ait basılı evrak olduğu halde, ikinci sayfası yanlış olarak "BAŞVEKALET MUAMELAT MÜDÜRLÜĞÜ"ne ait basılı evraktır.

ii. "Kararname"ye 2/1589 sayısı verilmiş bulunmaktadır. Oysa, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi kayıtlarına göre;

- 22.11.1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamelerinin karar numaraları 1590, 1591, 1592, 1593, 1594, 1596, 1597, 1598, 1599, 1600, 1601, 1602, 1603, 1604 ve 1606 olup, 1580 ile 1588 arası herhangi bir kararname gözükmemektedir. (bkz: ek- 1)

- 24.11.1934 tarihinden sonra gelen 25.11.1934'te düzenlenmiş herhangi bir kararnameye rastlanmamıştır.

- 24.11.1934 tarihinde düzenlenen kararnameler ise, 1613 ve 1614 numaralarını almıştır.

Oysa 24.11.1934 tarihli Kararnamenin Karar Sayısı 2/1589 olarak yazılıdır. 1934 Yılı Kasım ayında çıkan kararnamelerin sayısı 1606'dan sonra olması gerekirken, 2/1589 olarak gösterilmesini açıklayan haklı bir gerekçe gözükmemektedir.


iii. Kararnamede Reis-i Cumhura'a imza "K. Atatürk" olarak gözükmektedir.

Reis-i Cumhur "Gazi Mustafa Kemal"e verilen "Atatürk" soyadının kullanılması 2587 sayılı Kanun gereğince 27.11.1934'den sonra mümkündür. Kanunun yürürlüğünden önce bu hakkın kullanılması yasaya aykırı düşeceğinden, geçersizdir. Kaldı ki, çok zeki ve önderlik niteliği olan kişinin bile bile böylesi bir hataya düşmesi olası görülmemektedir.


Gazi Mustafa Kemal 2587 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27.11.1934 tarihinden sonra "Atatürk" soyadını kullanmış ve bu tarihten önce bu adı kullandığını gösteren tek bir bulguya rastlanılmamıştır.

Ulu önderin imzaları ve mühürü toplu olarak aşağıdaki gibi sıralanabilir.

-Anafartalar grubu komutanı iken (1915)

-Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Temsiliyesi başkanı iken (11 Eylül 1919-23 Nisan 1920)

-BaÅŸkomutan iken (10 Ekim 1922)

-Sakarya Zaferinden sonra

-Türk harflerinin kabulünden sora

-Soyadı aldıktan sonra (26 Kasım 1934'ten sonra)

-Türkiye Büyük Millet Meclisi Reis-i Mustafa Kemal'in mührü. (bkz. ek 2)

Reis-i Cumhur Mustafa Kemal, ömrü boyunca K. Atatürk" şeklinde hiçbir zaman imza atmamıştır.
Nitekim, Ulu Önder Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine 10 Eylül 1921 tarihinde tevcih edilen "Gazi" ünvanını aldıktan sonra kullanmaya başlamıştır. Bu imzanın sonucusu 22.11.1934 tarihli Kararnamede yer almıştır.

Ulu Önder, kendisine verilen ATATÜRK soyadını gerçek anlamda sonra 2587 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 27.11.1934 tarihinden sonra kullanmıştır.

Bu durumda 24.11.1934 tarih ve 2/1589 sayılı Kararnamenin tereddütler doğurduğu ve Reis-i Cumhur'a ait "K. Atatürk" imzasının sahibinin eli ürünü olup olmadığı hususunda tespiti gerekmektedir. Bu konunun açıklığa kavuşturulması için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 308-309. maddelerinde düzenlenen usule uygun olarak imza ve yazı incelemesi gerekmektedir.

Söz konusu düzenlemeler göz önüne alındığında, Ulu Öndere ait tatbike esas yazı ve imzaların arşivlerden, kütüphanelerden ya da olası sair kaynaklardan toplanmalıdır. Bundan sonra 2/1589 nolu Kararnamedeki imzanın Ulu Öndere ait olup olmadığı hususunda inceleme yapılması için, konusunda uzman kişilerden yararlanılmalıdır. Uzman kişiler optik aletler kullanmalı ve grafolojik metodlara göre inceleme yaparak rapor düzenlenmelidir.

Bu tespit arşivlerde "aslı gibidir" ibaresi ile onay gören iki ayrı kararname metni için de geçerlidir.

Bu nedenle, Öztürk'ün eserinde açıklanan "10. belge olarak verdiğimiz nüshada en ufak bir tereddüde meydan vermeyecek tarzda..." görüşün isabetli olmadığı anlaşılmaktadır. (Öztürk, age, s. 502).

iv. Ayasofya Camisinin müzeye çevrilmesine ilişkin 24.11.1934 tarih 2/1589 sayılı "Kararname" (Bakanlar Kurulu Kararı) Resmi Gazetede yayımlanmamıştır. (Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünün 14.06.1995 tarih 13/2076-02560 sayılı yazısı).

Ayrıca, kanun, tüzük ve kararnamelerin yer aldığı Düsturlar üzerinde yapılan incelemede de böyle kararname yer almamaktadır.

Sayfa   1 - 2 -  34

 

© ulumabedayasofya.com 2004